9 Temmuz 2011 Cumartesi

MUZIR DÜŞÜNCELER

Sandalyesine oturmuş, masasının üzerindeki bilgisayar ekranına dikkatini yöneltmiş orta yaşlı, kocaman göbeğinden en az 120 kiloluk olduğu görülen, kocaman yanaklı, yarı yarıya inik uzun kirpikli göz kapaklarının altından baygın baygın bakan adam içeri girdiğimi görünce
“ Buyurun” dedi ve yarı aralık ağzından ön dişlerinin ikisi çoktan yerini boşalttığından çatlak bir halde gülümsedi.

Dün vermiş olduğum kanın tahlil sonuçları elimde , sıcaktan bunalmış halde kimliğimi uzatarak karşısındaki sandalyeye çöktüm. Kimliğime uzunca bir bakış attıktan sonra önündeki ekrana tık tık vurunca bir şeyleri doldurmaya başladığını anladım. Bir yandan hikayemi anlatmaya başladım “ anemi durumum vardı geçmiş mi doktor bey ?“ Cevap yok. Doktor Bey sağlık özgeçmişim hakkında sorular sormaya , bende bildiklerimi söylemeye başladım. Derken bilgisayarda kayıtlı anket formunu doldurmaya çalıştığını anladım. Sorular, fotoğraf çekimi falan bitince çekmecesinden bir mezura çıkardı ve beni yanına çağırdı. Mezura ile belimi ölçtü, tartı aleti ile kilomu ölçtü ve bana direkt olarak“ şişmansın “ dedi. Anketteki ölçüye göre ‘şişman’ kutucuğunu işaretledi. Dayanamadım “ doktor bey yağ ölçümü yaptırdım yaşıma göre kilom iyi imiş bana şişman değil biraz kilolu deniyor” diye düzeltmeye çalıştım. İç sesim “ şişman sensin hem de şişmanın küpü kadarsın” :)) diye bağırmaya başladı.

Meslek hanesine geldiğinde bana bakarak “ işin ne ?” sorusunu yöneltince ‘emekli muhasebeci ‘ olduğumu belirttim. Tombul ve kısa parmakları tıklayarak ağzından çıkan ‘ yani artık evdesin ev kadını ‘ sözü ile ‘ ev kadını ‘ olarak işaretlendim. “ Doktor bey 30 yıllık iş kadınlığı geçmişim var “ dedimse de doktor hiç tınmadı. Bunca yıl ev kadını damgası yememek için uğraşmış sonunda da ev kadını olmuştum.:)) İç sesim “ ya emekli erkek olsaydı ev erkeği kutusunu mu işaretleyeceksin doktor?:))“ diye sordu ama ben sustum. Sonra da pişman oldum ‘ acaba başka ne seçenekler var doktor’ diye sormalıydım ama aklıma yazdım bir daha bu soru karşıma gelirse diğer seçenekleri de soracağım. Aslında çoğunlukla dışarılarda işim oluyor yani ev dışındayım acaba ben neyim? :)) Sokak kadını diye bir kutucuk varmıydı acaba?:))

İşte sağlıkta geldiğimiz nokta bu. Aile hekimi olarak atanan kişi anket formu dolduruyor ve şu ana kadar yarım saat acemi acemi form doldurmasını bekledim istesem konuşmak için can atan bu adamla bir yarım saat daha oyalanabilirim. Dışarıda sıra bekleyen kalabalığı oluşturan halkı düşününce sağlık sisteminden şikayetçi görünmeden doktorluk mesleği dışında muhabbetlere de giren ikide bir “ takma kafana “ demesine daha da takıldım. Ben bir şeyi takar gibi değildim ki ilacımı yazacaktı bende çıkacaktım.

Derken muayyene sedyesini göstererek “ uzan “ dedi. Önce anlayamadım neyi ve neden muayyene edecekti ? Sadece kan vermiştim ve sonucuna göre ilaç yazacaktı. Doktor oydu tabii ki … Bir an aklıma yabancı eski karikütürlerdeki doktorların dediği geldi “ soyun ve uzan “ da diyebilirdi.:))Sedye ye uzandığımda kalbimi dinledi ama o kadar doktor gibi değildi ki muayyene etmesi beni çocukluğumuzdaki doktorculuk oyununa götürdü.:)):)) Bu meslek için yıllarca eğitim göreceksin sonra da bir yığın formaliteler ile uğraşarak büro elemanı gibi çalışacaksın ve bir gün hastaların artık senin bir doktor olduğunu unutacak muayeneye kalkıştığında ise şaşıracak ve oyun oynadığını düşünecek.

Daha o sabah bir üniversite hastanesinde çokca tanınmış ve başarılı bir profösere annemi kontrol için götürdüğümde doktor bey’ “ nasılsınız?” diye sorduğumda “ iyiyim ama delirmek üzereyim, artık dayanılacak gibi değil; gelecek yıl bana kontrole gelemeyeceksiniz çünkü Avustralya’ ya yerleşmeye karar verdim” demiş ve bizi üzmüştü.

Farklılıklar o kadar keskinleşti ki ya çok başarılı ama sisteme ters düşen biri oluyoruz yada sistemin emir eri gibi çalışıp vasat altı olup çürüyoruz. Dışarıda doktor için sıra beklerken sımsıcak havada misler gibi :)) ter kokan türbanlılar içinde tek farklı olduğumu görmüştüm. Sonradan iç sesim “ diğer hastalar içeri girdiğinde kapı açıktı acaba ben içeri girdiğimde özellikle neden kapıyı örtmemi istemişti?:)) “ diye sormaya başladı. “Acaba o türbanlılara da sedye ye uzan “:)) diyormuydu?

İşte bir mahalle baskısı daha : hava sıcak diye ceketsiz falan dışarılara çıkarsan olacağı budur.:)) Sonra iç sesime “ sus! Sus! “ dedim zira muzır şeyler düşünmeye başlamıştım. Açık gördü diye abuk subuk sorular sorup gereksiz yere muayyene etmiş olabilirdi, ayrıca bayan olduğum için ev kadınından başka bir şey olmayı bana yakıştıramamış da olabilirdi. Biraz daha düşüncelerime muzırlığı getirirsem Allah korusun kara poşetlere sarılarak dolaşmak zorunda kalabilirdim.:))

Neyse ki sonunda bir kutu kan ilacı yazdı ve özgürlüğüme kavuştum.:))

Acaba ve fakat…Bir dahaki gidişimde ne yapacaktı? Hiç gitmesem mi ?:))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder