15 Ağustos 2011 Pazartesi

MIŞŞŞ.....GİBİ YAPMAK


  Hepimizin çocukken öğrendiği bir ders vardır ; hani uyumadan önce karanlıkta gördüğümüz hayaller olur da bizi korkuturdu  işte o zaman bir büyüğümüz derdi ki  'oraya bakma ,yokmuş gibi yap zaten bir şey de yok yavrum.' Biz böylece korktuğumuz şeylerin aslında olmadığını,  uydurduğumuzu öğrenerek büyürüz. Yok muş.. gibi yapmak bir anlamda her gördüğümüzün gerçek olmayacağının öğrenilmesidir.
Sonraları biraz büyüyüp de oynarken takılıp düşer, dizlerimizi yaralarız ve yine ağlayarak büyüklerimize koştuğumuzda aynı terane karşımıza çıkar ' yok bir şey evladım' der  kanayan yaralanmış  yere oksijenli su, tentürdiyot sürerken bir büyüğümüz 'yok bir şey oyuna devam'. Böylece  acıları da kanıksarız. Yokmuşşş gibi yaparız. J
Yıllar geçer gider ve biz  mışşş gibi, muşşş gibi yapmayı iyice ezberleriz. Genç oluruz ve bir gün isyanla , şiddetle  tanışırız. Haliyle şiddetin coplusuyla karşılarız, biber gazlısıyla karşılarız ve yine karakol kapılarında ' ya bir şey yok işte güvenlik güçlerinin görevi bu, biraz dövmek zorunda kalmışlar' der bir büyüğümüz. Yani bir şey yok! muşşş… J
Kadın olur , evleniriz bir gün ve şiddetin sevilen eliyle de olabileceğini görürüz. Küfürlü,  aşağılanmalı hayata alışırız. ' Ya aslında bir şey yok, içince biraz bağırıyor, yemek sıcaksa tencereyi  kafamıza geçiriyordur, o kadar…arada sırada çocuklara girişilir tekme tokat, o kadar…L yani…'. Yıllar, yıllar geçer iyice yaşlanınca deriz ki 'aslında ben çok çektim bu adamdan ama Allahı var kendi yok bir gün dövmedi  beni sadece tekmelendim, aşağılandım , o kadar… ama çocukları babasız bırakamazdım ya…' Ah!  Ama etrafa ne kadar uzun süre mutlu aile resmi çizmişlerdir, herkes onların uyumuna kıskançlıkla bakmıştır. Bilinmez ki yetiştirdikleri çocuklar özürlü olmuşlardır , ya şiddetten kaçmak adına başka bir şiddetin kucağına çekilmişlerdir yada şiddete hiç bulaşmamak için köşelerine…ailesizliğe…Onlara sorsalardı çocuklar çoktan böyle ana- babalarının boşanmış olmalarını isteyeceklerdir ya kadın çalışmayı yediremez kendine, doğru ya…yaşadığı ortamda dul kadın yine bir erkeğe şiddetle L  sığınmak zorundadır. Ya da kolayına gelir en azından tek adamdır derdini çektiği…J bari mutluymuşşş gibi yapalım da şanımız yürüsün…
İş hayatına atılıp kendi ayakları üzerinde durmak ister bazı kadınlar, onların bilmedikleri ise şudur; iş hayatında ya tacizin sempatik olanına J ya da amirlerinin çok üstünde çalışıp çok altında ücret almaya ve gerektiğinde angaryaya , aşağılanmaya razı olmaları gerekecektir, üstelik bu defa şiddetin sayısı amirlerinin sayısı kadardır. Öğrenir… kadın, kural bellidir; ya ez, ya ezil…bakmışsın adı kadın kendi erkek olmuş nice kadınlar türemiş. Eeee  kadın haklıdır…J  İş hayatı böylece başarılı erkek kadınlarla dolup taşar, artık onlar sistemin kendisi olmuşlardır. Her şey yolundaymışş gibi…
Erkeklerin durumu da fazla iyi değildir aslında, onlar  çalışır çabalar, üç kuruş için kırk takla atar, nice mobbing’lere dayanır , işinden memnun gibiymişşş gibi yapar ve evine döner  sustuğu onca şiddeti evinde şiddetle kusarL. Ücret sistemleri asla adil olmamıştır, patron yada müdür her zaman fazla despottur ve  mışş... gibi yaparken yüzlerine sürekli gülümsemek oyunun olmazlarındandır.
Toplumumuzun her katmanında bu böyle sürer, gider… Ülkede işler yolunda gitmez tarih boyunca da gitmemiştir ama gururla anlatırız: 'bizde öyle bir ordu varmışşş ki üüüfff... yani istese şimdi her şeyi yoluna sokabilecekmişşş' 'biz öyle büyükmüşüz ki istesek cihanda yedi düvel’le boğuşurmuşuz', 'ya aslında ekonomimizde bir sorun yok muşşş... ,kriz bize uğramayacakmış, çook zenginmişizzz… '
Hamasetle sadece kendimizi kandırmayı sürdürürken sağlı , sollu girişenler çevrilecek yanak bırakmadan sürekli tokatlamakla meşguller ve biz halen çok mutluymuşuz gibi yapmakla …
Kimileri bu oyunumuza bir isim takmış ‘ bardağın dolu tarafını görmek’ oyunu. Keşke mışşş.., muşşş... gibi yaparak inandığımız her şeyi gerçek yapabilme gücümüzde olsaydı ama ne yazık  ki …
Sanki her şey yolunda, sanki kimse üzülmemiş ve kimse eskimemiş gibi yapmak ne kadar doğru? Yıprandığımız, bozulduğumuz alanlarımızı gizlemek ,yok saymak olguları yok etmeye yetseydi belki çok daha iyi olurdu.
Batılı yaşam guruları ısrarla diyorlar ki 'her zaman olaylara umutla bakın , olabilecek her şeyin iyi tarafını görün'  ama biz anlıyoruz ki ' her zaman  büyük bir sorun yokmuşşş gibi yapın, her şey yolunda imişşş gibi..'olun.
Geçenlerde annem bir gece kısa süreli bir inme krizi geçirdi. Ertesi gün olayı hatırlatıp hastaneye gitmeyi önerdiğimde " hışşş kızım anma şimdi, oldu-bitti, şimdi bir şey yok ki…hiç üstüme anma da tekrarlamasın" diyerek beni susturdu. Öyle bir şey ki bu ; kötü bir olayı hatırlatmak olayın kendisinden bile kötü bir şey ;çirkinlikler,zorluklar,dertler gizlenmeye mahkumdur  ta ki  bizi yerimizden ,yurdumuzdan edene kadar. Belki o zaman …
Bizler bebelerimize bile ninni olarak mışşşş.., mışşşş... ı seçen insanlarız ve masal tadında yaşamayı sevdiğimizden hiç uyanmak istemeyiz ; olumsuzla savaşmak,değiştirmeye çalışmak zorumuza gelir, ancak  inanmak istediklerimize inanırız.
Bu şekilde şartlandırılmış bir toplum  kolaylıkla  hipnotize edilmekte ,miting alanlarında kim olumlu ifadelerle “  mışşş, muşşş, cakkk,cekk” i kullanılanabiliyorsa  yönetimin başında olabilmekte ve  maalesef  halk olarak güzelce güdülmekteyiz…