6 Temmuz 2011 Çarşamba

İYİ OYNAYAMIYORUM...

 “Ya göründüğün gibi ol yada olduğun gibi görün” demiş Mevlana.  Her şeyi farklı algılayan  günümüz  insanı bunu da en sonunda farklı algılamaya ve uygulamaya başladı. Artık olduğu gibiyi iyi oynamak yada göründüğü gibiyi iyi anlatmak durumunda kalıyor çoğumuz. Neden böyle olduğumuza gelince çünkü bütün performans nasıl oynadığına bağlı da ondan. Ne kadar iyi oynarsan, inandırıcılığın ne kadar artarsa inanıyor,güveniyor  karşındaki ve kabul görüyorsun. Yoksa söylenen sözler hep havada asılı çünkü dinleyen yok. Hayatımızın ortasına TV dizileri  ikinci hayatlarımız olarak girdiğinden beri herkesten oyunculuk performansı bekler olduk. (İstisnaların ellerinden öperim :)) )

         Yıllarca kariyer yapma uğruna çalıştığım işyerimden ayrıldığımda yolun yarısını henüz geçmiştim. İş arama maceram sırasında  birkaç iş görüşmesine gittim. Çoğu diyalog şöyleydi; önce kelli felli patron yada genel müdür bana üstten bir bakar , sonra dudak kıvırırcasına  CV me göz atar “ kaç yaşındaydın sen kızım” diye söze girerdi.  Ben yaşımı söylediğimde O “ hiç göstermiyorsun burada yazdığın işlerin hepsini yaptın mı? “ derdi. Bu standart haline gelmişti. Senelerce bundan dolayı sıkıntı çektim ve yaptığım işleri tek tek anlatarak tecrübemi konuşturdum. Yani genç görünmek her bakımdan dezavantajım oldu. Olduğum yaşta hiçbir zaman görünemedim. Her zaman yaşımın çok üstünde koyu renkler tercih edip takım elbiseler içinde kelli felli biri yerine beni seçtikleri için ağır takılarak oturaklı olmaya çalıştım. Aslında olduğun gibi görün derken Mevlana düşünce ve duygularını gizleme öylece ol demek istemiş ama bizde ise olay şekil şimale kaymış halde.  Şimdilerde rahatım; artık abla, teyze yaşlarında olduğum için 18 lik gibi giyinerek  geçmişin acısını çıkarıyorum :))
 Ben gencim!
          İyi oynama olayı; kendini sözlü ifade etmek değilde  görsel ifade etmek anlamında hayatın her alanında geçerli oldu. Geçenlerde  bir  arkadaşım hiç istemediğim bir karşılaşmama tanık oldu. Hiç görmek istemediğim birini görmüş üstelik  biraz sohbet etmek zorunda kalmıştım. Bir şekilde bu zor durumdan kaçtığımda arkadaşıma bu karşılaşmanın beni ne kadar üzdüğünü ve ağlamak üzere olduğumu ilettiğimde arkadaşımın “ hiç belli değildi neden gülümseyerek konuştun neden direkt kaçmadın? sözü  beni dahada üzdü. Çünkü aldığım  terbiye sonucunda selama selamla karşılık verilir , öfke ve kızgınlık kırıp dökerek gösterilmezdi. Oysa hayatımızın dizilerinde öfkelendiğine attığın tokatla, kızdığına ettiğin küfürle kendini ifade yolu varken sakin kalıp üzülürsen kimse inanmıyordu.
          Öyle bir hale gelmişiz ki çok okumak , çok dinlemek bile suç, nasıl mı?
Birinin bir derdini dinlediğinde ve sana danıştığında bir başkasından duyduğun ve edindiğin tecrübeyi anlatarak çare bulmaya çalışıyorsun. Hoop olay değişiyor O diyor ki “ arkadaşım sen bunların hepsini yaşadın mı , sende az değilmişsin yani.” Hadi ayıkla pirincin taşını… :)) Diyorum ki yaşamadım başkasından öğrendim , ben masumum…Doktor tedavi ettiği bütün hastalıkları  yaşamak zorundamıdır ?. o “ ama gözlerinde muzır ifaden var “ diyor ve inanmıyor. Evet var o ifade ama muzır değilim:))
        Geçenlerde birkaç gün rahatsızlandım.  Genelde zor  zamanları yalnız karşılarım. Bir işim dolayısıyla hasta hasta dışarı çıktığımda çoktandır görmediğim arkadaşımı aradım çünkü  ona yakın yerdeydim. Neyse buluştuk hal hatır soruştuk. “Hastayım biraz” dedim. Dinledi , dinledi, baktı, baktı “ hiç hasta görünmüyorsun “ deyiverdi. Bu ne demekti şimdi ?  Bıraksam kendimi bayılacağım o denli halsiz ve hasta hissediyorum  ama göstermiyorum, zorlada olsa dışarı çıkmışım,yüzüm gülüyor. Ya ben olduğum gibi görünemiyorum, bedenim iyi oynayamıyor. İki gün içinde çiroza dönmeliydim elime bir mendil alıp öksürmeli arada bir de kan damlamalıydı mendilime , işte o zaman iyi hasta görünürdüm:)))  Çok sevdiğim arkadaşım olduğundan ses çıkaramadım.
Ben iyiyim!
Bir dahaki hastalığımda hasta makyajı  yapacak , gözaltıma morluklar boyayacağımJ)) şaka,şaka :))
         Son günlerde yaşadığımız seçim maratonu için herkes bir şeyler söyledi,teşhisler koydu, biliyorum. Ama benim teşhisim daha kolay. Hatırlarsınız , baş muhalefetimiz baş liderimizle bir mekanda buluşalım , konuşalım diye uzunca bir zaman dil dökmüştü de baş lider yanaşmamıştı. Meydanlarda dinleyen halka ne anladıklarını sorsanız inanın bilmezler bildikleri konuşanın ne güzel anlattığı , ne arzulu oynadığıdır. Sonuçta da meydanlarda oynamayı tercih eden baş lider kazanmıştır. Çünkü konuşarak anlaşmak ; modası geçmiş bir yöntem. Halk iyi oynayana prim veriyor ve hatta oy…Bu sorunu çözen gruplar söz değil eylem ve oyun gösteriyorlar. Ne yazık ki nezaket ve konuşarak ikna etme yönteminde takılanların iyi oynama dersleri alması gerekmektedir ki halk onları seyretsin ve oy versin…baş muhalefetimizin sınıfta kaldığı alan bu.
          Ajite edeceksin, rol keseceksin, mağduru oynayacaksın,ağlayacaksın! gör bak herkes yanında olacak oyuyla , anayasasıyla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder